default_mobilelogo

Sakız Adası köyleri, plajları kadar meşhur aslında.

Güney bölgesi, kuzeye göre, daha yeşillik ve sakız ağaçlarıyla dolu, Kuzey bölgesi ise, sarp dağların olduğu, bitki örtüsü bakımından daha fakir bir bölgedir. Bu bahsettiğimiz köyler ise güneyde yer alıyor. Yani sakız ağaçlarıyla çevrili yollarda gitmek bile ayrı bir zevk…


Olimpi, Mesta ve Pirgi köyleri birbirine çok yakın olmasından dolayı mesafe sorunu yaşatmıyor hem de kendine hayran bırakıyor. Bu köylerin dışında bir de Armolia köyü var ki seramik işçiliği ile adından söz ettiriyor. Biz sadece içinden geçtik fazla zamanımız olmadığı için.
Olimpi ve Mesta köylerinin özelliği ise; çok değerli olan sakızı korsanlardan korumak için Kaleköy şeklinde yapılmış olması.

Olimpi Köyü
14. yy’dan kalma çok eski bir köy burası. Gezdiğimiz köyler arasında en bakımsız olanı aslında. Küçük bir köy meydanı, kimselerin olmadığı daracık sokaklarıyla değişik bir havası var. Eğer zamanınız yoksa bu köyü pas geçebilirsiniz. Çünkü mimari olarak Mesta Köyüne çok benziyor. Çok yaşlı olan halk ise geçimini sakızdan sağlıyormuş. Gezerken sokaklarda sadece bir teyze gördük o da video da göreceğiniz gibi cafesinin reklamını yaptı gitti :)


Mesta Köyü
Merkezden 35 km uzaklıkta, adalar arasında en iyi korunmuş ve en bakımlı olan Ortaçağ köyü. Hem de gezmesi en zevkli olanı.
Korsan saldırılarından korunma amaçlı olarak kale köy olarak inşa edilmiştir. Köy mimarisi beş köşeli olarak yapılmış ve sadece iki kapısı var. (video da üsten görünüşü mevcut.) Köyün her köşesinde bir gözetleme kulesi yer alıyor. Bu kulelerden de korsanlar gözetleniyormuş.  Korsan saldırısı tespit edildiğinde iki kapı kapatılarak köy kale halini alıyor ve savunması kolay oluyormuş. Köşelerdeki beş kule ise restore edilerek, ev haline getirilmiş. Aynı zamanda, köyün meydanında da, büyük bir merkez gözetleme kulesi varmış ancak şuanda yerinde Eski Taksiarhi Kilisesi yer alıyor. Kilisenin içinde fotoğraf video çekmek yasak olduğu için çekemedim ama hem tarihi tablolar, hem de büyük meleklere ait (Mikail ve Cebrail) iki adet ikon çok iyi durumda.
Sağlam taş evleri, dar ve çoğu yerde üzerleri kemerlerle kapatılmış, labirent sokakları ile, açık bir müze gibi.

Pirgi Köyü
Pirgi’ye gittiğimizde hava karardığı için kaliteli fotoğraf çekemedim ancak köyler arasında en zevkli, en gezilesi ve en kalabalık olanı. 1881 yılındaki büyük depremde zarar görmeden ayakta kalmış, korsan saldırılarından yine dar sokakları sayesinde korunmuş, büyük bir köy meydanı olan ve duvar işlemelerini incelemekten başınızın döneceği enteresan bir köy. Her evde faklı bir işleme, farklı bir hava var. Meydanda bulunan gözetleme kulesi hasarlı bir durumda ve hemen yanında şu anda kilise yer alıyor. Yaşayan nüfusu tabiki çok yaşlı…


Köy turist açısından kalabalık olduğu için gece geç saatlerde bile hareketli. Gezmek için en çok buraya zaman ayırmanızı tavsiye ederim.


 

Teşekkürler

Merve