default_mobilelogo

Matt Damon’in başrolünü oynadığı ve yönetmen koltuğunda sevilen isim Ridley Scott’un oturduğu Marslı, macera dolu, nefes kesen, ama aynı zamanda bol bol güldüren bir öyküyle çıktı karşımıza.

Andy Weir tarafından yazılan ve dikkat çeken bir bilimkurgu kitabi olan ‘’The Martian’’  bu güzel film için önemli bir uyarlama kaynağı olmuş.

Film gerçekten çok sürükleyici, heyecanla seyrediyorsunuz, ama aynı zamanda gülüyorsunuz, Matt Damon zaten beğendiğim bir aktördü, bu filim için de çok iyi bir tercih olmuş doğrusu.

 

 Jeff Daniels, Michael Pena, Sean Bean ve Jessica Chastain gibi önemli isimleri de kadrosunda bulunduran Marslı seyreden herkesi etkileyeceğini düşündüğüm kaliteli bir hikaye.

Mars’ta görev esnasında ortaya çıkan bir fırtına sonucu öldü zannedilerek terkedilen bir botanikçi astronotun hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Seyrettikten sonra canınız bolca patates ve ketçap isteyebilir J Filmi seyretmemiş olanlara bundan sonrasını elbette anlatmayacağım J 

Filmde hayal kırıklığına uğradığım bir bölüm yok, ancak, beni düşündüren ve filmde gördüğüm tek eksik, öykünün kahramanı Mark Watney’in ( Matt Damon) psikolojik durumu. Bence bu nokta biraz daha fazla ele alınabilirdi. Düşünsenize Marsta terk edildiniz ve hayatta kalmak için uğraşıyorsunuz, nasıl bir ruh halinde olurdunuz?  Evet, mücadele etmek gerek, vazgeçilmemeli ama kimsenin de bu kadar da rahat olabileceğini zannetmiyorum. Mark Watney’i sadece bir kez ağlarken gördük, onda da aradan 500 küsür gün geçtikten sonra idi.

Ama bunun dışında görsellik, konu, oyuncular, ses, efektler her şey harikaydı. Bir an için bile olsa filmden koptuğunuz bir bölüm olmuyor.  Zaten herkes tarafından çok sevilmiş olmalı ki benim bulunduğum  çok geniş bir salonda boş koltuk yoktu.

Merak edenlere güzel seyirler dilerim, inanın hem bol bol gülerek hem heyecan duyarak seyredeceğiniz bir macera bekliyor sizleri.

Resim  http://www.imdb.com/title/tt3659388/  sitesinden alınmıştır.

 

Yazan: Samet Çırpan