Agrillia, Alacaat, Alatsata ve Alaçatı’nın Doğuşu...
Yıllardır İzmir’e gidip gelsek de Alaçatı’ya gitmek, sokaklarında yürümek kısmet olmamıştı… Taa ki 19 Mayıs’taki 4 gün tatili fırsat bilene kadar…
4 gün için çıktık yollara sezon kalabalığı başlamadan rahtça Alaçatı’yı gezmek için…
Hayal ettiğimden daha enteresan bir coğrafyada, rüzgarın eksik olmadığı ancak kendine hayran bırakan Rum evleri hayellerimin ötesine geçti…
Alaçatı gerçekten entersan bir yer… Buram buram tarih koksa da kendine göre bir lüx algısı var… Fiyatları genel olarak orta sınıf tatilciye yüksek gelecek seviyelerde…
Biraz tarihini bilmek bu köyü anlamak için önemli aslında…
Agrillia, Alacaat, Alatsata ve Alaçatı’nın Doğuşu
Alaçatı’nın tarihi Agrillia, Alacaat, Alatsata ve Alaçatı’ismini alana kadar İyonyalılar, Bizanslılar, Osmanlı, Balkan Türkleri, Sakız Adası Rumları olmak üzere birçok kültür görmüş… Alaçatı ismini ise 1951 de kurulan Alaçatı Aşireti’nden aldığı yazılıyor kaynaklarda.
En önemli kişi ise Hacımemiş mahallesine adını veren 40 gün sadrazamlık yapan Hacımemiş Ağa…. Şuan dünyanın en önemli sörf merkezi olan bölge 1850’lerin başında Alaçatı halkına sıtmayı bulaştıran bir bataklıkmış. Ancak Hacımemiş Ağanın bu bataklığı kurutması ile hem halkı kurtarmış, Alaçatı bu nedenle denizden uzaklaşmış ve Hacımemiş ağa önemli bir şahsiyet olmuş… Bu bataklığı kuruturken köydeki erkek nüfusunun savaşta olması nedeni ile Sakız Adasındaki erkekleri çağırmış ve başlamış köyde Rum etkisi… Bataklık kurutulmuş ancak adalarına dönmek istemeyen Rumlar inşaat işlerinde çalışmaya başlamış ve bugün hayranlıkla baktığımız kapılarında bol bol fotoğraf çektirdiğimiz Alaçatı işte bu Rum erkekleri sayesinde oluşmuş…
Hacımemiş Ağa olmasa, o Rum erkeklerini çağırmasa Alaçatı bugün Alaçatı olur muydu bilinmez…
Alaçatı’da kalınacak mekanlar sizin bütçeniz ile doğru orantılı… Eski Rum evlerinin hemen hemen hepsi butik otele dönüştürülmüş… Liman tarafında ise birkaç büyük otel mevcut. Gecelik 100-1000 TL arasında değişen çoğu Oda Kahvaltı hizmet veren pek çok alternatif mevcut. Akşamları ise Kemalpaşa mahallesi veya Hacımemiş mahallesindeki cafe-restaurantlarda her çeşit yemek mevcut.
Asma yaprağı(alttaki 3.fotoğraf), Dutlu Kahve, Eflatın, Su’dan, Bizimev sofrası…ünlü olan birkaç alternatif… Sezon başlangıcı olduğu için sakinlik bekliyorduk ancak herkesler oradaydı… Bazı cafelerde yer bulmak pek mümkün değildi :) Bunlardan herhangi birini seçerseniz rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederiz, yoksa yer bulma ihitmaliniz pek az…
Alaçatı merkez olan Kemalpaşa mahallesinin ara sokaklarından yürüyerek aşağı doğru inerseniz eğer Hacımemiş mahallesi’ne girmiş olacaksınız ki Hacımemiş tarihi henüz 1 kaç yıllık. Kemalpaşanın cafelerinin sayısı Alaçatının aldığı turist sayısına yetmeyince paralel bir mahalle daha açılmış restaurantlara, kafelere… Bunun yanında sörf merkezi olan Alaçatı Limanında da yeni yeni açılan oteller, barlar, cafeler gidilecek bir mekan daha oluşturuyor. Birkaç yıl sonra eminim bir mahalle daha açılmış olur :)
Arabanız var ise gitmişken; Ilıca, Dalyan, Çeşme, Çiftlik koyu, Boyalık mutlaka görülmeli. Hepsinin kendine has bir havası, ruhu var.
Ilıca plajında mutlaka denize girmelisiniz. Zaten Alaçatı’ya giden herkes genelde böyle yapıyor.
Aşağıdak resimler Dalyan'a ait. En sevdiğim yerlerden biri oldu. Daha çok Alaçatı ve Çeşme Limanınının çok pahalı olmasından kaçan teknelerin ev sahipliğinde, kendi halinde turistlerin olduğu sakin bir yer. Restaurantların fiyatları ise Alaçatı ile aynı :) |
Yapılması gerekenler listem ise şu şekilde:
-Hacımemiş, Kemalpaşa mahallelerinin ara sokakları mutlaka gezilmeli, bol bol fotoğraf çekilmeli, özellikle kapıların önlerinde :D
-Hacımemiş’teki antikacıları bir bir gezmek gerekli.
-Alaçatı Yel değirmenleri artık birer cafe olmuş, belki bir çay, kahve içebilirsiniz.
-Alaçatı Limanı/sörf merkezlerini görebilirsiniz. Alaçatı port evlerini hayranlıkla izleyebilirsiniz. Acaba burada kimler oturuyor diye merak edebilirsiniz :)
-Alaçatı meydanda bulunan Tarihi Rumeli pastanesinde dondurma yada sakızlı muhallebi yemelisiniz. Sakız reçeli almayı da unutmayın.
-Kabak çiçeği dolması’nın en güzel yapıldığı yermiş Alaçatı, belki denersiniz ben denemedim…
-Kumrucu Şevkette mutlaka kumru yemelisiniz.
-Cumartesi günü eğer orada olursanız meşhur Alaçatı Semt Pazarını mutlaka gezmelisiniz.
-Enginar yemeğinden daha çok Enginar çiçeği daha meşhur burada. Denk gelirseniz Enginar çiçeği alıp, büyük şehirlerde hava atabilirsiniz. (yukarıdaki mor çiçekler)
-Gezdiğin heryerde takı-toka satan seyyar tezgahlar ve butik mağazalar göreceksiniz, bütçenize göre birkaç hatıra alabilirsiniz.
-Her yazlık yerin simgesi olan magnetler burada da var elbette.
-POP, Evvelzaman, Oldstories, Bazen gibi butikler var, baka baka gezmelisiniz. (Aşağıdaki fotoğraf Evvelzaman'ın içinden...)
Kaldığımız otele gelecek olursak, maalesef çok güzel şeyler söyleyemeyeceğim. Otelin konumu, sahili, denizi, iskelesi çok güzel. Ancak tadilatlar bitmemiş, otelin bazı yerlerinde hala inşaatlar vardı, yemekler çok kötüydü… Arabanız var ise Alaçatı merkezdeki butik otelleri şiddetle tavsiye ederim. Hepsi birbirinden güzeldi. Sahipleri önünden geçenlere bil selam veren sıcak insanlardı...
|
Bir Alaçatı macerası bu şekilde bitmiş oldu. Bir daha gidermiyim elbette ve mutlaka. Ancak daha sezondan uzak dönemde... belki Mayıs, belki Eylül sonları...
Umarım ufacık da olsa bir fikir vermişimdir...Mutlu tatiller...
Diğer seyahat yazıları için: