Selimiye… Mavisi farklı, yeşili farklı, atmosferi ise büyülü… Son zamanlarda özellikle ünlü bloggerler ve özellikle Eda Taşpınar tarafından bolca reklamı yapılan, namı yürümüş restoranları ile, özellikle yat tatilinden keyif alanların uğrak yeri olan küçücük, minicik bir doğa harikası burası…
Aslında bizim gidişimizin nedeni ünü namı değil de, şuanda bukadar ünlenen bir yerin muhtemelen 5 seneye kalmadan bütün güzelliğinin gideceği, Bodrum gibi kalabalıktan yürünmeyen biryer olacağı korkusu ile bir an önce görmekti…
Görülmeyen yerler merak edenlerdenseniz elinizi çabuk tutup, tatilinizi planlayın zira bu düşüncemizde çok haklıymışız… Marmaris Selimiye arası araçla yaklaşık yarım saat sürüyor.
Coğrafya olarak koy içinde koy olduğu için deniz bir harika, dalga yok, yosun yok, kirlilik yok… Çam ağaçlarının esintisinde büyük bir keyif…
Haziran ayının başları, okulların henüz kapanmamış olmasından dolayı çocuklu aileler yok, denize gerilen yerler derseniz zaten araç trafiği olmayan küçük bir alan bu nedenle sessizlik bütün kasabaya hakim…
Bizim kaldığımız yer Selimhan Hotel… Temiz, sıcak, kahvaltısı muhteşem bir yer… Sahipleri eski İstanbul’lu çocuklu bir aile… Bu nedenle büyük şehirden kaçmış gelmiş insanların ne beklediğini iyi anlayan hoş insanlar… (Kesinlikle tavsiyemdir, fiyatlar ise diğer yerlere kıyasla çok daha makul)
Selimiye, resimlerden de anlaşıldığı gibi çok çok küçük, son 5 yılda gelişmiş küçük bir köy… Herşey sınırlı, köydeki yatak kapasitesi sayılı, bu nedenle rezervasyonsuz gitmek gibi bir cesaret göstermeyin, araçta yatma ihtimaliniz çok yüksek olabilir.
10 yıl öncesine kadar Marmaris ile kara bağlantısı olmayan, doktoru, hastanesi, okulu olmayan, yok sayılmış bir yermiş… şu an ise; Migros gibi marketlerin, konsept mağazaların, lüks restoranların bulunduğu bir yer… Zamanında kimsenin yüzüne bakmadığı balıkçı barınakları şu anda birer butik otel… Takaların bağlandığı derme çatma iskeleler ise birbirinden lüks yatların bağlandığı, akşam bar/restaurant, gündüz beach olan, yer sahipleri için para basan, ancak sıcaklığın sıfır olduğu bir yer haline gelmiş… Hisayetin yeri, Sardunya Restorant gibi adı öne çıkmış yerlerde en az 1 hafta önce -yani daha evinize otururken- rezervasyon yaptırmanız gerekiyor, yoksa yalvarsanızda masa bulamazsınız.
Benim tatil anlayışıma göre biraz ters, çünkü akşam yemeği için bir dünya para verdiğiniz yerde sabah iskele üstünden denize girmek için şezlonga para vermeniz gerekiyor. Vermem derseniz böyle bir şansınız yok Selimiye merkezde başka denize girecek yer yok :) Bu nedenle denize sıfır olan otellerden seçmek daha mantıklı. Denize girerken denizde insandan çok tekne olacağına alıştırmanız lazım kendinizi zira ortam okadar küçük ki iskelerde birileri güneşlenirken birleri de teknelerine giriş çıkış içi kullanyor iskeleleri bu nedenle teknelerde dost oluyorsunuz. Buna rağmen deniz okadar berrakkı taşlar tek tek sayılıyor.
Bu şartlar altında bile doğa o kadar güzel ve büyüleyici ki ödediğiniz fahiş fiyatlara göz yumuyorsunuz.
Selimiye kendine has bir tatlısı ile meşhur... Losta tatlısı... Keçi peynirli, özel karşımlı, hafif bir tatlı...
Sığ liman: Selimiye’nin içindeki yoldan –zaten tek bir yol var- sonuna kadar gittiğinizde vardığınız yer sığ liman olacak. Genellikle teknelerin bağlandığı, denizinin sığ olduğu ilginç bir yer… Etraf resimler görüldüğü gibi çamur içinde ancak temiz. Bizim gibi şans eseri yolu düşenlerin geldiği bir yer. Biz gittiğimizde bizden başka hiç kimse yoktu. Çıkardık arabadan açılır kapanır sandalyelerimizi keyfini çıkardık huzurun...
Bölgenin diğer meşhur yeri ise; Mavi Pide.. Patlıcak közlemeli pidesi ile meşhur, denemek lazım. Karoları ile tasarımı ile farklı bir nokta.
Zekirya Sofrası: Yöresel ev yemeklerinin yapıldığı lüks bir esnaf lokantası. Fiyatlar bölgeye oranla makul. Servis olarak getirilen aşağıdaki harita ise yemek sonrasında dakikalarca oturmamızın nedeni...
Meydanda ise, diğer ünlü mekanlar ise 'Paprika' ve 'Cemile'
Tekne turları ise tüm tatil bölgelerinde olduğu gibi gidelisi türden. Fiyatı 25-30 TL, tüm gün yemek dahil oluyor. Gidelen gezilen koylar muthiş, bir daha bir daha gidilir. Şansımıza biz tekne turuna çıktığımızda öğleden sonra fırtına çıktı ve dönüş yolu biraz maceralı oldu. Herşeye rağmen harika bir gündü, çünkü mavinin bütün tonlarını seyir etme şansına vakıf olduk. Keyif, huzur...
Sonuç olarak Selimiye kimine göre her yıl gidilecek bir yer, kimine göre bir kerelik... Kimine göre çok sıcak, kimine göre değil... Kimine göre çok pahalı, kimine göre normal... Kimine göre... kimine göre... Anlayışlar algılar beğeniler beklenitlere göredir. Anlatmak benden karar sizden... Kimseye aldırmadan, geç kalmadan gidip görün diyelim yorumu size bırakalım...
Mutlu tatiller...
Diğer seyahat yazıları için:
Neden Yunan Adalarına Gidiyoruz yazısı için TIKLAYINIZ
Kassandra Halkidiki Gezisi için TIKLAYINIZ
Kassandra Afitos Turu için TIKLAYINIZ
Thassos Adası 1.bölüm TIKLAYINIZ
Thassos Adası 2.bölüm TIKLAYINIZ
Yunanistan Pasaport Vize Araç İşlemleri için TIKLAYINIZ
Baharda Alaçatı yazısı için TIKLAYINIZ
Bir küçük EDİNBURGH-İSKOÇYA turu için TIKLAYINIZ
Bir Eylül Rotası: ÖLÜDENİZ
Doğa Harikası: DALYAN- İZTUZU
Gerçek mi gerçek KAPUTAJ PLAJI
Egenin Başladığı yer: Kuzey Ege
Büyüleyici, hayran bırakan: AKYAKA AZMAK NEHRİ
Rüya gibi bir köy: MARMARİS SELİMİYE KÖYÜ
Bol yıldızlı bir tatil: ULUSOY KEMER HOLİDAY CLUB
BODRUM-BİTEZ Gezisi için TIKLAYINIZ
Bir Tatlı Huzur: URLA için TIKLAYINIZ
Küçük Bir Mola: İZMİR turu için TIKLAYINIZ