Lefkoşa; Dünya’nın tek bölünmüş başkenti. Kıbrıs adası Türkler ve Rumlar arasında paylaşılırken, ozaman da başkent olan Lefkoşa ikiye bölünmüş.
Yarısı Türklerin diğer yarısı Rumların, orta kısımda bulunan Yeşil Hat’ta ise Bileşmiş Milletler Barış gücü bulunmaktadır. Fotoğraftaki gibi basit bir sınır kapısı var.
Anlaşmalar gereği Kıbrıs vatandaşı olanlar kimlikleri ile birlikte karşılıklı geçiş yapabiliyorlar. Ancak Türk vatandaşları ve diğer milletler vizeleri olsa bile giriş yapamıyorlar. Güney Kıbrıs’a girmek isterseniz tek yol; vize alıp Yunanistan üzerinden uçak ile ulaşmak.
Suriçi diye adlandırılan eski şehir her köşesinde başka bir tarih olan, adım adım gezilmesi gereken bir yer. Okadar çok tarihi eser var ki hangisini gezsek diye seçmek sorunda kaldık.
-Girne Kapısı (Vali Kapısı): Surlar üzerinde bulunan şehre girişi sağlayan 3 kapıdan biridir. Şuanda Turist İnformation olarak kullanılmaktadır. Ancak kalabıklaşan şehir ile şuanda anayolların arasında kalmış bir yerde bulunuyor.
-Lefkoşa Surları: Daire şeklinde şehri 3 mil saran devasal bir yapı. 3 kapının haricinde suriçinden çıkmak mümkün değil.
-Büyük Han: Kıbrısı en önemli Osamnlı-Türk eseridir. Bursa’daki Koza Han örnek alınarak yaptırılmıştır. Orta avuda sutunlar üzerinde yükselen köşk mescidi yer almaktadır. Şuanda ise el sanatları merkezi gibi kullanılmaktadır.
-Selimiye Camisi (St. Sophia Katedarli): Kıbrıstaki en büyük, en görkemli ibadethane olma özelliğini taşıyor.
-Bedesten (St. Nicholas Kilisesi): Lüzinyan döneminden kalma Gotik bir eser.
-Taş Eserler Müzesi (Lapidary Müzesi): Selimiye caminin doğusunda bulunur. Venedikliler tarafından yapıldığı için İtalyan esintileri taşımaktadır.
-Kumarcılar Hanı: Kumarcı ismi günümüze değişerek gelmiştir. Kumarla ilgisi yoktur. Aslında Gezginci Çalgıcılar Hanıdır. Ama bu isim nasıl bu hale gelmiş tartışılır tabiki J İçinde şu anda birkaç güzel cafe bulunmaktadır.
Bizim görmediğimiz ama öncemli olan diğer noktalar:
-Venedik Sutünü VE Saray önü Meydanı
-Büyük Hamam
-Derviş Paşa Konağı ve Etnografya Müzesi
- 2. Sultan Mahmut Kütüphanesi
-Turunçlu Cami
-Mevlevi Tekke ve Müzesi
-St. Catherine Katedrali
-Yenicami
-Arabahmet Camisi
-İplik Pazarı Camisi
-Sarayönü Camisi
Birkaç noktayı gezdikten sonra uçak saatimize az kaldığı için yemek yiyip ayrılmamız gerekiyor. Yemek yemek için pek çok alternatif var ama biz ara sokakta bulunan Bibliotheque Restaurant’ı seçtik. Burası aslında bir bar. Ancak kadar güzel dekore edilmiş ki akşam yemeği içinde çok güzel bir alternatif. Daha önce keşfetmiş olsaydık eğer mutlaka bir gece eğlenmeye de gelirdik, biz gidemedik ama siz gidin deriz. http://www.bibliolife.net/
*Girne-Lofkoşa arası 23 km. lik bölünmüş yol ile gidiliyor. Ancak radar olduğu için Ortalama 30-35 dakikada ulaşılabiliyor.
KAPRAZ
Girne Kapaz arası yaklaşık 170 km. Ama özellikle Dipkarpazdan sonra yol okadar kötü ki gittiğimize pişman olduk.
170 km yi 2,5 saatte gidince neden buraya yola çıktığımızı sorgulamaya başladık. Dağlar teperek aşarak gidilen yol üzerinde birkaç benzin istasyonu haricinde yerleşim yeri yok. Ulaşmak istediğimiz nokta aslında adanın en kuzey ucu olan Zafer Burnu'ydu ancak ulaşamadan dönmek zorunda kaldık. Dönmeden önce buryaa kadar geldik madem denize girelim dedik ve ünlü Karpaz-Altınkum’da denize girdik. Belediye tarafından konulan şezlonglar var ancak duş, wc gibi ihtiyaçlar için herhangi bir yer yok. Deniz ise buraya gelmeye değecek kadar güzel değildi bence. Kumlar aynı Sarıgerme Plajı gibi. Belki yolda çok bunaldığımızdan hiç cazip gelmedi ve yarım saat dinlendikten sonra tekrar dönüş yoluna geçtik.
Yani sözün kısası, Karpaz, İskele, Mağusa tarafında kalmıyorsanız eğer Girne’den Karpaz’a yola çıkmak git-gel toplam 5 saati yolda geçirdikten sonra pek mantıklı olmuyor.
Karpaz aslında koruma altında olan bir coğrafya, 19 kelebek türü, bir sürü endemik bitki var burada. Ayrıca Karpaz eşşekleri de pek bir ünlü. Ancak biz hiçbirini görmedik :/
Hoşçakalın...
Kıbrıs gezisinin devamı için;
-Kuzey Kıbrıs- Gazimağusa/Kapalımaraş